Giriş
Twitter gündeminden kendimi uzak tutamasam da Twitter gündemini Twitter’da yazmamaya karar verdim çünkü ekran süremi azaltmaya çalışıyorum.
Twitter’da önüme düşen iki büyük tartışma var: İlki YKS’ye giden kız, ikincisi de Trans kadınlar. YKS’ye giden kızın konuşulacak bir tarafı yok, insanların da neden konuştuğunu anlamadım ama trans konusu üzerinden söyleyeceklerim var.
Elis takip ettiğim trans bir kadın. Gördüğüm kadarıyla zeki biri ama argümanları kötü. Bir kişi olarak kendisine saygısızlık etmek istemiyorum, bunu da pek sevmiyorum zaten. Lakin Trans-Terf tartışmalarında haklı olan tarafın terfler olduğunu düşünüyorum.
Özel hayatımda tanıdığım trans kadınların kadınlar gününü kutluyorum, kadın kimliklerine de bireysel olarak saygı duyuyorum ama transların bize sunduğu bükülen gerçekliği kabul etmemiz gerektiğini düşünmüyorum. Trans olmayan insanlar, transların sosyal olarak yaşamını kolaylaştırabilir, bu onurlu bir hareket. Ama transların onurlu yaşamasını savunmakla transların “ne” olduğu ayrı bir konu.
Elis’in eleştirisi basit: Transfobik insanlar, translarda kadınlık bakımından eksik şeyler görüyor: doğurganlık ve annelik hakkı. Maalesef eleştirmenler haklı çünkü kadın her şeyden önce biyolojik bir tanım ve temelinde üreme hücreleri var.
Kadın kelimesinin biyolojik olarak tanımı (TDK’da gördüğünüz ilk tanım) erişkin dişi insandır. Erkek de erişkin erkek insan. Neden dişiliğe ve erkekliğe vurgu yapılıyor peki?
Dişilik, vücut gelişimini büyük üreme hücresi (yumurta) üretecek şekilde tamamlamayı ifade eder. Erkeklik ise vücut gelişimini küçük üreme hücresi (sperm) üretecek şekilde tamamlamayı ifade eder. İnsanların cinsiyetleri genotiplerinde belirlenir. Erkeklerde Y kromozomunda SRY isimli bir gene sahiptir ve bu gen embriyo gelişiminde embriyonun gonadları (üreme bezleri) testislerine dönüşmesini sağlar. Testisler daha sonra testosteron ve Anti-Müllerian Hormon (AMH) üretir; bunlar erkek cinsiyet özelliklerinin gelişmesini ve kadın üreme yapılarının baskılanmasını sağlar.
Dişiler de ise birkaç gen vardır: WNT4, RSPO1 ve FOXL2. İlk gen, over (yumurtalık) gelişimini destekler, testis oluşumunu engeller, ikinci gen WNT4 ile birlikte çalışarak kadın cinsiyet gelişimini sabitler, üçüncü gen ise over dokusunun kimliğini korur, testis gelişimini engelleye yardımcı olur.

Bu kısa özeti niye verdim? Dikkat ettiyseniz, cinsiyeti tanımlayan şey bu iki üreme hücresinden birini üretecek şekilde vücut gelişimi yaşamanız. Cinsiyetinizi belirleyen şey ise genler. Neden kromozom demedin diyebilirsiniz. Örneğin, SRY genini düşünün. Bu gen normalde Y kromozomu üzerinde var (sağlıklı bir erkek birey için). Bazı durumlarda bu SRY geni X kromozomu üzerine geçebilir. XX kromozomlu erkeği düşünebilirsiniz. Bu intersex* durumunda erkekler X kromozomludur çünkü erkek gelişimine neden olan SRY geni X kromozomundaki bir bölgeye geçer. XX kromozomlu embriyo aktif SRY geniyle birlikte erkek gelişimi yaşar. Kromozomları aslında genlerin taşıyıcısı olarak görebilirsiniz ve bu taşıma sırasında biyolojik hatalar olabilir!
Bu erkekler beklenen gelişimi (XY) yaşamadığı için farklı sorunlar yaşarlar. Örneğin mikropenis, libido, ereksyon veya azosperm. Ama bu kişiler yine de erkektir çünkü vücutları erkek üreme hücresi olan spermi üretecek şekilde gelişmiştir. Bu gelişimi belirleyen şey de SRY genidir.
Basitçe cinsiyetin tanımı vücudun hangi üreme hücresini üreteceğine bakılarak yapılır (yani evet penise ve vajinaya bakmak iyi bir çözüm, %99 oranında!). Cinsiyeti belirleyen şey (tanımı değil) genlerdir. Peki hormon almak bunları sonradan değiştiriyor mu? Hayır.
Trans erkekler sperm ve meni üretmiyor. Erkeklerin sahip olduğu wolff Kanalına (Mezonefrik Kanal, basitçe sperm taşıyan kanallar) sahip değiller. Trans kadınlar da müllerian kanalına (Paramezonefrik Kanal) sahip değil: fallop tüpü, rahim ve serviks.
Sonradan alınan hormonlar cinsiyet fenotiplerinde bir değişikliğe neden oluyor. Trans kadınlara bakalım (erkekten kadına). Memelerin büyümesi, kas kaybı, vücut yağının yeniden dağılması, vücut kıllarının azalması, azalan libido ve ereksiyon sorunu. Bu özelliklerin hiçbiri cinsiyetin tanımıyla ilgili değil, cinsiyetin fenotipiyle ilgili. Trans kadınların hormon alması:
Müllerian kanalı geliştirmelerine neden olmuyor,
Genital bölgeleri için girdikleri ameliyatlarda kendileri için yapılan neo-vajina normal vajinanın belirli fonksiyonlarına sahip değil (cinsel ilişki sırasında doğrudan ıslanmıyorlar (wet), rahim ve fallop tüpüne sahip değiller),
EN ÖNEMLİSİ, dişilerin en belirgin özelliklerinden biri olarak, YUMURTA sahibi değiller ve yumurtlamıyorlar!
Elis yanlış bir kavga yapıyor bence. Kadınlık, her şeyden önce biyolojik bir tanım. Kadınların doğurabilmesi (yani) belirleyici nitelikleri zaten. Elbette, bana şu itirazı getirebilirsiniz:
“Taha ama doğuramayan kadınlar var? Bu kişiler kadın değil mi?”
Bu karşı argüman cinsiyetin nasıl belirlendiğini, tanımını ve kategorik sorunları anlamıyor. Bizler insanları çizerken genelde iki kollu ve iki bacaklı çiziyoruz. Normal bir insanın gelişimi iki kol ve iki bacakla sonuçlanıyor. Gelişim hataları olabiliyor mu? Evet. Bazı insanlar kolları olmadan veya bacakları olmadan doğuyor. Hatta önceden kolu ve bacağı olan insanlar kollarını veya bacaklarını kaybediyor. Biyolojik olarak insan vücudunu gelişiminin nasıl olduğunu biliyoruz ama! Bu insanlar yaşadıkları gelişim sorunu veya kazalar sonucu uzuvlarını kaybetse de insan. Gelişim sorunu yaşamaları onları insanlıktan dışlamıyor çünkü gelişim sorunu yaşadıklarını biliyoruz. Aynı şekilde uzuvlarını sonradan kazada kaybeden kişilerin zaten önceden bu uzuvlara sahip olduklarını biliyoruz.
Aynı şekilde doğurganlık sorunu yaşayan kadınlar (yumurtalıklarıyla ilgili olsun veya farklı şeylerle ilgili) hala kadın çünkü vücutları kadın üreme hücresini üretecek şekilde gelişiyor. Bu gelişime neden olacak genlere sahipler. Aynı XX sorunu yaşayan SRY aktif geni bulunan erkekler gibi. Bu kişi aktif SRY genine sahip ve erkek gelişimi yaşadı, yani vücudu sperm üretecek şekilde gelişti. Biyolojik olarak normal/sağlıklı/beklenen olmadığı için çeşitli sorunlar yaşıyorlar, yaşadıkları bu sorunlar da onları erkeklikten dışlamıyor.
Erkeklik ve kadınlık her şeyden önce üremeyle ilgili. Bu sebeple de erkek/kadınların cinsiyet temelli hakları var. Şu kadar kadına benziyorsunuz/benzemiyorsunuz gibi fenotipleri içeren tartışmalardan önce cinsiyetler biyolojik olarak ikiye ayrılmış durumda. Bu tanımın nedeni de kadın düşmanlığı yapan insanlar değil. Erkek düşmanlığı yapanlar da değil. Aslında evrim dediğimiz olgunun kendisi ve bu olguyu inceleyen evrim teorisi. Cinsiyet rolleri veya toplumsal cinsiyetle ilgili konuştuğumuz şeyler cinsiyetin kendisi değil. Bu temelden yola çıkarak trans kadın/erkeklerin kadın/erkek olarak kabul edilmemesinin transfobi ile bir ilişkisi yok. Evrim olgusu ve evrim teorisiyle ilgisi var.

Trans bireylere nasıl yaklaşmalıyız peki? Saygıyla ve sevgiyle. Trans bireyler kendilerine yapılan yakıştırmaları hak etmiyor. Sahip oldukları kimliklerin yok sayılması, dışlanması, örtülmesi, gizlenmesi ve en önemlisi nefretin odağı olması bana doğru gelmiyor. Bu insanlar tek taraflı nefreti hak etmiyor. Ben de bireysel hayatta tanıdığım transların kimliğini onaylıyorum, hatta kadınlar gününü bile kutluyorum! Ama bu, evirtik gerçekliği kabul edeceğimiz anlamına gelmiyor. Belirli olguların var olduğunu kabul edip sahip olunan kimliklere düşmanca yaklaşmamamız gerektiğini düşünüyorum. Aynı şekilde bu kimliğe sahip kişilerin de gerçekliği evirtmemesi gerek diye düşünüyorum. Elis’in ilk tviti haklı, biyolojik cinsiyetini veya diğer şeyleri umursamamalı. Nasıl mutlu hissediyorsa öyle devam etmeli hayatına ama cinsiyetin tanımlarını da bükmemeli. Bunu savunanları da doğrudan “transfobi” ile suçlamamalı.
Biyolojik Cinsiyet üzerine okumak isterseniz:
https://onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1002/bies.202200173?msockid=2c5a0d4bd7d565e61da11e98d64c6464
https://onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1002/ca.23375
https://onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1002/bies.201800030
https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0169534712000043
https://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1111/brv.12915
https://academic.oup.com/molehr/article-abstract/20/12/1161/1062990?redirectedFrom=fulltext&login=false